Ağızdan kan gelmesi, birçok hastalığın habercisi olabileceği gibi hafif görünen hastalıkların belirtisi de olabilir. Ağızdan kan gelmesinin ciddiyeti, öncelikle kanın miktarına bağlı olarak değişir. Bu durum, çeşitli nedenlerle açıklanabilir. Öksürükle kan gelmesi, gırtlak, solunum yolları veya akciğerlerden gelen kanlı balgam ve kanlı tükürme anlamına gelir. Hemoptizi olarak adlandırılan bu durum, ciddi miktarda kan geldiğinde önem arz eder. Hemoptizi, özellikle solunum yollarından gelen kan için kullanılır. Öksürükle gelen kanın, ağız, boğaz veya gastrointestinal sistem kanamasıyla karıştırılmaması gerekir. Öksürükle gelen kan, hava ve mukus karışımıyla köpüklü bir kıvamda olabilir. Rengi açısından pas rengi veya parlak kırmızı olabilir ve tuzlu bir tat bırakabilir.

Ağızdan kan gelmesi genellikle üç ana faktörle ilişkilidir:

Akciğer kanseri hastalarında, inatçı öksürük, göğüs ağrısı, nefes darlığı ve öksürürken kan gelmesi gibi belirtiler görülebilir. Öksürürken kan gelmesi, akciğer kanseri olan hastaların yaklaşık %25'inde görülür. Ancak belirtiler, tümörün büyüklüğüne ve vücutta başka tümörlerin var olup olmadığına bağlı olarak değişebilir. Akciğer kanseri neticesinde hormonlar üzerinde dengesizlikler yaşanabilir. Örneğin, kanda değişimler veya başka organlara verdiği rahatsızlıklar olabilir. İki akciğerin veya tek akciğerde görülen metastatik durumlu tümörün neden olduğu belirtiler, tümörün bulunduğu yer ve büyüklüğüne bağlıdır.

Beslenme ile kanserin yakın ilişkisi olduğu bilinmektedir. Kanserli hastalarda kilo kaybı görülmektedir. Hastaların çoğu enerji ve protein alımını normalin altına düşürür. Protein alımı ile total vücut potasyumu ve total vücut suyu arasında ilişki olduğu kanıtlanmıştır. Vücut ağırlık kaybındaki yağ, su, yağsız vücut kütlesi, azot ve potasyumu yansıttığı bilinmektedir. Kanserli hastaların %50'sinde tat duygusunda değişiklik olduğu gözlemlenmektedir. Bu hastaların en az %40'ının bir besin maddesinden nefret ettiği de görülebilir. Yapılan araştırmalar arasında yüksek protein içeren gıdaların (et, balık, tavuk vs.) hastalar açısından istenmediği bilinmektedir. Bunların yerine yumurta ve peynir tercih edilmelidir. Yüksek kalorili gıdalar, tatlılar gibi, sevilenler arasına girer. Değişik araştırmalarda, tümör büyümesinde yalnız başına karbonhidrattan gelen enerjinin, konakçının beslenme durumunu etkilemediği gösterilmiştir. Yalnız başına amino asitler için de aynı şeyler gözlemlenmiştir.

Tedavi, ağızdan kan gelmesinin nedenine bağlı olarak değişir. Özellikle akciğer kanseri gibi ciddi durumlarda, hastalığın evresi ve hastanın genel durumu dikkate alınarak tedavi şekilleri belirlenir. Ameliyat sonrasında gözle görülür ve tespit edilecek düzeyde kanser riski kalmamış hastalarda yapılan ek tedaviye adjuvan tedavi denir. Adjuvan tedavi, ameliyat sonrasında gözle görülmeyecek kadar geride kalmış az sayıdaki kanser hücresini öldürmeyi amaçlar. Adjuvan tedavisi yapılıp yapılmama kararı, patoloji raporundaki özellikler, hastanın yaşı ve genel durumu göz önünde bulundurularak verilir. Hastaların ameliyat sonrasında adjuvan tedavisi ile yalnız kemoterapi, radyoterapi veya hem kemoterapi hem radyoterapi tedavisi kullanılabilir. Bazı durumlarda, erken evrelerde olan hastalar ameliyat sonrasında adjuvan tedavi gerektirmeyebilir. Cerrahi müdahale, kanseri yok etmek için uygulanan operasyondur. Cerrahi müdahalenin tipi, kanserin akciğerdeki yerleşimine bağlıdır. Akciğerdeki küçük bir parçayı almak için uygulanan operasyon 'wedge' ya da 'segmental' rezeksiyon olarak tanımlanır. Ancak cerrahi müdahale, tüm lob alındığında (Lobektomi) veya sağ ya da sol akciğerden biri alındığında (Pnomonektomi) olarak isimlendirilir. Bu tümörlerin yerleşimi, büyüklüğü ve hastanın genel durumu neticesiyle ameliyat önerilmez.